Uyku apnesi, uyku sırasında hava yolunu çevreleyen dokuların gevşeyip çökerek hava kanalını tıkaması sonucunda solunumun azalması ya da tamamen durması anlamına gelmektedir.
Oldukça ciddi bir sağlık sorunu olan uyku apnesi, oksijen yetmezliğine bağlı sürekli uykululuk, yorgunluk, kilo alma, depresyon, baş ağrısı gibi problemlere neden olmasının yanı sıra damarların cidarında ve beyinde bulunan reseptör adı verilen yapıların kandaki oksijen azlığını algılayarak kalbi uyaran sinyaller oluşturması sonucu yüksek tansiyon, kronik kalp hastalıkları ya da ciddi kalp ritmi bozulmaları ve kalp durması gibi sonuçlar doğurabilmektedir.
Uyku apnesi tedavisinde en önemli adım problemin nedeninin saptanmasıdır. Yakın geçmişe kadar apne tanısında en önemli yöntem olarak kabul edilen uyku testi apnenin varlığını ispatlamasına karşın problemin nedenini yani tıkanma bölgesini gösteremediğinden genellikle damak bölgesine yönelik ameliyatlar uygulanmakta, bu şekilde çözüm bulunamayan hastalarda basınçlı uyku maskeleri tercih edilmekteydi.
Son zamanlarda uygulanmaya başlanan uyku endoskopisi yöntemi ile horlama ve apneye yol açan hava yolu darlık ve tıkanıklarının yerinin ve oluş şeklinin tespit edilmesi tedavide daha başarılı sonuçlar alınabilecek yöntemlerinin seçilebilmesini sağladı
Uyku endoskopisi sırasında hastalar, ameliyathane şartlarında, beynin uyku düzeyini takip eden bir monitör eşliğinde (BIS – Bispectral Index), normal uykuyu taklit eden ilaçlar ve kullanılarak uyutulmakta, takiben burun deliklerinden yumuşak bir endoskop ile girilerek hava yolu değerlendirilmekte, horlama ve apneye neden olan darlık ve tıkanıklık bölgeleri ve bu problemlerin oluş şekli tespit edilebilmektedir.
Bu değerlendirmeyi takiben problemin yerine ve oluşma şekline yönelik en uygun cerrahi ya da cerrahi olmayan yöntemlerin seçilmesi uyku apnesinin tedavisinde elde edilen başarının önemli ölçüde artmasına olanak sağlamıştır.